top of page
Ara

Tokyo, Japan

  • Yazarın fotoğrafı: Elif Demir Gülocak
    Elif Demir Gülocak
  • 9 Eyl 2019
  • 3 dakikada okunur

Japonya'da Kyoto'dan başlayan yolculuğumuz dünyanın teknoloji şehri Tokyo'yla devam ediyor. Öncelikle sana iki şehir arasındaki farklardan bahsetmek istiyorum.


Tokyo Kyoto'ya göre daha kalabalık (35 milyon nüfuslu), çok daha pahalı (metro biletlerinde bile fiyat farkını hissediyorsun), daha teknolojik, daha yeni ve modern, daha yeşil ve tabi ki daha büyük bir şehir.

Biz Tokyo'da toplamda üç gün geçirdik ama bu şehre en az bir haftanı ayırmanı tavsiye ederim.


Tokyo'da kaldığımız bölge shinjuku bölgesiydi. Burada tam merkezde The Knot Hotel'de konakladık. (https://hotel-the-knot.jp/tokyoshinjuku/) Otelimiz hem yeri hem de kalitesi bakımından çok başarılı bir oteldi ama Tokyo'da odaların küçük ve sıkışık olması açıkçası bizi biraz zorladı. Shinjuku çok kalabalık ve çok merkezi bir bölge ama benim tavsiyem Shibuya veya Ginza (şehrin en lüks semti) taraflarında uygun otel bulursan oraları denemen yönünde olacak.


Bir de, gece 12 itibariyle metroların kapandığını, Shinjuku gibi kalabalık bir meydanın ıssızlaştığını ve bu noktada en uygun ulaşımın taksi olduğunu (uber burada hiç uygun değil) aklında tutmanı tavsiye ederim. Taksiler hem uygun hem de çok temiz, fötr şapka ve beyaz saten eldivenleriyle taksi şöförlerinin kibarlıklarını gördüğün zaman çok şaşıracaksın!


Ayrıca Japonya'da neredeyse her köşe başında bulunan 7 Eleven marketlerde para çevirebilirsin.


Tokyo pahalı bir şehir.. Bu nedenle otelleri erken rezervasyon ile ayarlayamazsan kaliteli ve merkezi oteller çok pahalı olabiliyor. Son dakika programları içinse pod otelleri önerebilirim. Burada da bir deneyimimiz oldu, biz Nine Hours' u tercih ettik.

Pod (kapsül) oteller uygun fiyatlı, merkezi ve gerçekten çok temiz bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.

Girişte sana verilen pijama (her gün yenisi veriliyor), havlu, terlik vb. ürünlerle ister bir gece ister daha uzun süre burada konaklayabilir, Tokyo'yu daha uygun bir şekilde gezebilirsin.



Tokyo'ya kadar gelmişken, şehrin biraz dışında bulunan(yine metroyla rahatça ulaşılabiliyor) TeamLab Borderless tarafından oluşturulan Digital Art Museum 'u da gezme şansımız oldu. Burası gerçekten etkileyici enstalasyonların bulunduğu, bir kaç odadan oluşan ve sınırlı bir zaman için açık olan dijital bir müze.

Tokyo'ya gelmeden önce bunun gibi farklı müzeleri araştırmanı ve mutlaka bu deneyimleri yaşamanı tavsiye ederim.

Tokyo'da alışveriş konusunda Shinjuku meydanı en başarılı alanlardan birisiydi.

Tüm markaları burada bulabilir, özellikle Japonya'nın kendine özgü markası olan Uniqlo'nun birbirine çok yakın birden fazla mağazasını bulabilirsin.


Turistik bir bölge olan Asakusa bölgesi hediyelik eşyalar almak için en uygun yer. Yalnız kalabalıklığı insanı çok yorabiliyor.. Japonların genel olarak ingilizce bilmeyişini de göz önünde bulundurmanı tavsiye ederim ama bu durum alışverişte hiç sorun yaşatmıyor.


Arashiyama bölgesi ise daha çok oyun salonlarının ve teknoloji marketlerin olduğu, anime kafelerin bulunduğu, eski yapılarıyla Tokyo'nun turistik bir bölgesi..


Harajuku bölgesi ise şirin kafelerin, değişik anime kıyafetler satan mağazaların bulunduğu renkli bir bölge. İnternette gördüğün şirin kahveler, pastalar buralarda bulunuyor ancak kuyruk o kadar fazla ki o kadar zamanını oraya vermek istemiyorsun. Yine de bu caddelerde yürümesi ve keşfetmesi çok keyifliydi.





En meşhur ve bence de görülmesi gereken yerlerden birisi de Shibuya Crossing yani Shibuya meydanındaki yaya geçidiydi. Burada insanların kalabalıklığa rağmen nasıl aynı anda ve birbirine değmeden, ilginç bir akışla hareket ettiğini göreceksin.

Buraya tepeden bakmak ve izlemek için etraftaki binaların kendi içlerinde bulunan izleme alanlarını da kullanabilirsin. ( https://livejapan.com/en/in-tokyo/in-pref-tokyo/in-shibuya/article-a0002399/)


Tokyo'da yemek.. Japon mutfağı çok lezzetli ve geniş bir mutfak. Yemek seçen birisi olmam nedeniyle japonya'da sorun yaşayacağımı düşünmüştüm ama yanılmışım. Her damak zevkine uygun yemek bulunabiliyor ve tabi ki sushi sevenler için burası bir cennet diyebilirim. Ayrıca yine 7 Eleven vb. marketlerde uygun fiyata rahatlıkla karnını doyurabilirsin. Bu marketlerde hem sıcak su hem de microwave hazır bulunuyor.


Biz buraya gelmeden wagyu (Japon arkadaşlarımızın tavsiyesi üzerine kobe beef denemek yerine bunda karar kıldık) denilen etlerinden denemeye karar vermiştik ve yerel bir restaurantta rezervasyonumuzu yaptırdık. Buradaki en büyük sorun genel olarak işletmelerin ingilizce bilmemesi hatta ingilizce menüsünün dahi olmaması..

Bu noktada şanslıyız ki ingilizce öğrenen bir garsonla birlikte bu sorunu aşabildik..

Kore barbeküsü gibi ortada pişirilen wagyu eti deneyimimiz çok başarılıydı mutlaka listene eklemeni tavsiye ediyorum.


Tokyo'dan dönmeden yapman gereken bir başka şey de bu şehre tepeden bakmak!

"Tokyo Metropolitan Government Building Observation Decks" konumuyla 202 m. yükseklikten sana harika bir tokyo manzarası sunuyor. (http://www.metro.tokyo.jp/english/offices/observat.html) Özellikle gece şehrin kuş bakışı görüntüsü muhteşem..


Kısa süreli Tokyo gezimizi biraz kalbimiz orada kalarak bitirdik.

Bize tekrar gitmeyi düşündüren şehir Tokyo'yu sana da sevdirebildiysem ne mutlu bana!


Gezgin Rakunu ziyaret ettiğin için teşekkürler!




 
 
 

Comments


bottom of page